GİRESUN'LU YAZARLARDAN İKİ KİTAP
Orhan Tepebaş
Kadim Kapı
Her gün biraz daha
Şarkı söylenmeyen sabahlara benziyor
Serin gömlekler giymenin onaramadığı günlere
Herkes uykudayken
Hastalıklı bir uykudan uyanıp
Bozulan bir yemini hatırlamak
Gibi yaşamak
Savaşın neresinde olduğumu unutmadım
Mırıldanmak için bir dua arıyorum sadece
Savaş bittiğinde dönebileceğimiz
Barbar bir şatomuz vardı eskiden
Esiğinde durduğumuz kadim bir kapımız
Ortada kalmış cenazeyi kaldırırken duygulandığımız
Borcumu ödedim iyilik tüccarlarına
Yıkadım yüzümdeki temizlik lekelerini de
Acımızı satacak bir çarşımız kalmadı artık
Şimdi rûyasız uykular uyuyabilirim
Sis kalktığında sen de gördüklerine şaşırmayacaksın
Kadim Kapı

Her gün biraz daha
Şarkı söylenmeyen sabahlara benziyor
Serin gömlekler giymenin onaramadığı günlere
Herkes uykudayken
Hastalıklı bir uykudan uyanıp
Bozulan bir yemini hatırlamak
Gibi yaşamak
Savaşın neresinde olduğumu unutmadım
Mırıldanmak için bir dua arıyorum sadece
Savaş bittiğinde dönebileceğimiz
Barbar bir şatomuz vardı eskiden
Esiğinde durduğumuz kadim bir kapımız
Ortada kalmış cenazeyi kaldırırken duygulandığımız
Borcumu ödedim iyilik tüccarlarına
Yıkadım yüzümdeki temizlik lekelerini de
Acımızı satacak bir çarşımız kalmadı artık
Şimdi rûyasız uykular uyuyabilirim
Sis kalktığında sen de gördüklerine şaşırmayacaksın
.................................
Mutsuzluk Fotoğrafları
Hakkı Özdemir
“Fethi’nin her şehrin kendine has bir kokusu olduğunu söylemesi mümkün olsa bile, İstanbul’un kendine has kokusunu duyabilmesi için Sirkeci’ye giderken yolu üzerindeki derneğe söyle bir uğrayip Murat’ın arkadaşları arasında ilk o gün gördüğü bordo hırkalı kızı düşünerek oradan ayrılması ve kirayi ödeyip ev sahibinin iş yerinin bulundugu handan çıktıktan sonra köprüye kadar yürüyerek balık tutan kalabalığın arasında bulduğu bir boşluğa sığınıp düşünmesi gerektiğini bildiği söylenemezdi.”
“Ses dağılıyor, dağıldıkça coşup kanatlanıyor, bir kuş sürüsü havalanıyor; kanat çırpışları, rüzgâr uğultusu, çığlıklar, uzaklara, karanlığın önüne kattığı ağartıya doğru uçusuyor… Sürükleniyor… Kuşlar küçülüyor, iyice ufalıyor, görünmez oluyor… Bir çağıltıyla beraber derlenip tekrar dağılıyor. Kıyıda bir cümbüş başlıyor. Gölgeler dans ediyor. Küçücük bir delik, onlarca, yüzlerce karıncayi kendine çekip yutuyor… Derken ses toplanıyor… Kısılmaya başlıyor, kısılıyor, kısılıyor, dalgalar sakinleşiyor, köpükler yavasça sönüyor… Sönüyor, sönüyor, köpüklerin sesi duyulmaz olunca, ses susuyor…”
Mayıs 2010, 112 sayfa,...
Mutsuzluk Fotoğrafları
Hakkı Özdemir

“Ses dağılıyor, dağıldıkça coşup kanatlanıyor, bir kuş sürüsü havalanıyor; kanat çırpışları, rüzgâr uğultusu, çığlıklar, uzaklara, karanlığın önüne kattığı ağartıya doğru uçusuyor… Sürükleniyor… Kuşlar küçülüyor, iyice ufalıyor, görünmez oluyor… Bir çağıltıyla beraber derlenip tekrar dağılıyor. Kıyıda bir cümbüş başlıyor. Gölgeler dans ediyor. Küçücük bir delik, onlarca, yüzlerce karıncayi kendine çekip yutuyor… Derken ses toplanıyor… Kısılmaya başlıyor, kısılıyor, kısılıyor, dalgalar sakinleşiyor, köpükler yavasça sönüyor… Sönüyor, sönüyor, köpüklerin sesi duyulmaz olunca, ses susuyor…”
Mayıs 2010, 112 sayfa,...
Yorumlar
Yorum Gönder